Doğu Avrupa’da Yolculuk: Tarihe Doğru / Gabriel Garcia Marquez

İlk kez İngiliz siyasetçi Churcill tarafından “Demir Perde” olarak tanımlanan sınırın diğer tarafına yapılan seyahat konu alınır. Doğu Bloğu olarak tanımlanan SSCB etkisindeki bu Avrupa, çok farklı bir yapılanma içerisine girer. İkiye ayrılan Almanya’nın yanı sıra Bulgaristan, Macaristan, Polonya, Romanya, Çekoslovakya, Ukrayna gibi ülkeler artık Doğu olarak adlandırılır. Bir başka değişle komünist blok ya da Doğru Avrupa tanımları da kullanılır. 1991 yılındaki SSCB yıkılışına kadar bu tabirin devam ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Avrupa’nın diğer kısmı ise NATO içerisindeki ABD destekli Kapitalist Blok. Batı Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya bir arada olmayı sürdürür. Peki, herkesin merak ettiği ve gizemiyle nam salan Doğru Avrupa’da yolculuk nasıl bir fikirdir?

Bir Seyahat Romanı!​

Bu sorunun cevabını arayan yazar, romanında üç ana karaktere yer verir. Bir Fransız grafiker, İtalyan muhabir ve Kolombiyalı gazeteci Marquez artık Doğu’yu merak eder. Üç ay süren bu yolculuktaki izlenimler büyük bir değişimi gösterir.

Doğu Berlin, Leipzig ve sonrasında Çekoslovakya içlerine kadar gidiş anlatılır. Polonya’nın nasıl bir yer olduğu ince ayrıntısına kadar verilir. Halkın ve devletlerin birbirleriyle olan bağları, ilişkileri de bu eserde gün yüzüne çıkar.

Eserin içindeki kısmına baktığımızda ne kadar zor şartların olduğunu görmek zor değil. Çek Kızları için naylon çorapların neden mücevher değerinde olduğunu anlamak için ideal bir eser. Coca Cola bulunmayan SSCB üzerine harika bir deneyim sunan bu eserde aynı zamanda kapitalizm tartışma konusu. Etkileri, kazandırdıkları ve kaybettirdikleri üzerine gerçekçi yorumlar söz konusu. Sovyet insanı

İnsan Tepkilerinde Benzerlik ​

Biraz sosyoloji biraz da tarihi bilgilerin yanı sıra insani anlamda da son derece mühim bir eser. Bunun ana sebeplerinden bir tanesi, insanların bireysel tepkilerini de yansıtması. Bir tramvay ya da kafede oturan insanların verdikleri tepkileri anlamaya çalışması da yazarın samimiyetini ortaya koyuyor. Hedefini gösteren yazar, iki blok arasındaki kıyaslamalarını kitap boyunca gösteriyor. Prag ve Moskova’da gördüğü tepkileri, insanların yaşamlarını gözler önüne seriyor. Paris ve Roma’da insanlar çok daha yüksek hayat standartlarına sahip. Ekonomik açıdan zenginlik söz konusu. Ancak yine de tepkileri aynı. Artık bıkmışlık ve çaresizlik hemen her ülke insanında ortak kaygıları ortaya çıkarıyor.

Baskı Rejimlerinin Kalıntıları​

Moskova ya da diğer ülkelerdeki insanların konuşmaktan kaçması, vazgeçmeleri de birçok şeyi anlatıyor. Devamlı acılar içinde baskı rejimleri görmüş, savaşların bunaltıcı yüzünü idrak etmişler. Çekoslovakya gibi ülkelerde ise askerler son derece olağan durumda. Sokakta gezmeleri, halkla iç içe olmaları problem teşkil etmiyor. Bu yönüyle kapitalist bloktan ayrı duruyor.

Avrupa’nın son yüzyıl gelişmelerini merak edenler için tarihi gerçekliği yüksek bu gizemli kitap, bir romandan çok daha fazlasını vaat ediyor. Marquez görünen ve görünmeyenleriyle Doğu Avrupa’da Yolculuk izlenimlerini paylaşıyor.